BİLGİ-BİLİM
Bilgi türe özel bir yazılımdır; Hakk’ın arıya öğrettiğini, aslan ve ejderha bilemez.
Sözel bilgi işlevsizdir; Söze ait ilim cansızdır. O, alıcıların yüzüne aşıktır. Tartışma zamanı o ilmin itibarı vardır ama alıcısı olmazsa yok olur gider. İnsana Allah müşteri olursa başka. Gerçek ilmin müşterisi Allah’tır ve bu alışveriş ağzı kapalı, hiç konuşmadan yapılır.
Bilginin besinlerle karşılaştırması; İnsanın dünyada hayvanlık tarafının yiyeceği şehvet verici şeyler ve arzular vardır. İnsan olan tarafının yani özünün besini ise bilgi, hikmettir.
Bilginin rolü; Bilgi, ruha yol gösterir. Bilgi (ve hikmet), doğru yol ile yolsuzluğu göstermek içindir. Bilgisizlik, gölgeyi (araz), insan (cevher) gösterir.
Tüm varlık bilgiye dayanır; Dünya varlığı ilmin hükmü altındadır. Hikmet (bilgelik), ehil olana verilir ve insanlık ilimle itibar kazanır. İster aydan, ister güneşten ışık al, ayın da ışığı güneşin ışığıdır. Suyu ister ırmaktan al, ister testiden aynıdır. Allah Adem’e isimleri öğretmiş, ademoğulları da Adem’den ders almışlardır.
Bilginin aslı Allah’tandır; Bütün bilgilerin aslı oradandır (yokluk). Bilgiden düşünce dalgası ortaya çıktıkça, ses ve söz şekli de meydana çıkar. Bütün alem şekilden ibaret, ilim ise candır. Taklit bilgi ilinekseldir, insan onu kendi malı zanneder.
İki tür bilgi;
Bir dilbilimci gemiye binmişti. Gemiciye dönüp,
‘Sen hiç gramer bilgisi okudun mu?’ diye sordu. Gemici ‘hayır’ deyince,
‘Yarı ömrün hiçe gitti’ dedi.
Derken rüzgar gemiyi bir girdaba düşürdü. Bu sefer gemici o dilbilimciye,
‘Yüzme bilir misin?’ diye sordu. O da;
‘Bilmem’ deyince gemici,
‘Hoca bütün ömrün hiçe gitti. Çünkü gemi bu girdapta batacak. Burada mahiv (yokolma) bilgisi gerek, nahiv bilgisi değil’ dedi.
Bilginin gereği uygulamaktır; Her sanatın önü bilgi, ondan sonra amel gelir.
Dünya beden ise, bilim ruhtur; Bütün alem cesettir, ilim candır. Bütün dünya ağzına kadar ilimle dolu bir testi gibidir. İlim, uçsuz bucaksız bir deniz, ona talip olansa bir dalgıç gibidir. Denizin ırmağa sığması mümkün değildir.
Bilim, dışarıda aranacak birşey değildir; İnsan, ilmi kitaplardan, tadı helvadan umuyor. Halbuki insan bir damlaya gizlenmiş ilim okyanusu gibidir. Bedeninde bütün bir alem gizlidir.
Eşya ve olguların ortaya çıkışından bilgi türüyor değildir. Eşya ve olgular, bilgiye dayanarak/dayalı olarak ortaya çıkarlar ve dolayısıyla bilgiyi yakalamak imkansızdır.
Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taşır. Ten ehlinin ilimleri ise, kendilerine yüktür. Heva ve heves uğrunda bilgi yükünü taşıyan kişi, içindeki ilim ambarını göremez. İlmin rahvan atına binince, sırtından yükü alırlar. Rumi şunu sorar; ilim hafızı mısın yoksa ilim sevgilisi misin?.
Gunhan's Blackboard
ギュンハンの黒板
0コメント