Mevlana Celaleddin-i Rumi’de MANA-SURET perspektifi

ANLAM DENEN SIR

Frankl’a göre insan, acıya dayanacak güce sahiptir ancak ‘anlam-sızlık’ denen şeye katlanamaz. İnsanın zihinsel dengesi, ‘anlamı keşfetme’ özelliğine dayandırılmıştır. Anlam konusu insan denen varlık açısından öncel bir konudur. Bu konu, onu algılayan bir ‘ben’in, şimdi-burada olduğu sürece, gündemden düşmez.

Varlığın sırları saklı senden benden

Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin ne ben

Bizimki perde arkasında dedikodu

Bir indi mi perde, ne sen kalırsın ne ben.

(Ömer Hayyam)

Ömer Hayyam’ın dizelerinde saklı olan varlığın sırları nelerdir? Algıladığımız varlık aslında sahte midir? Ben dediğim şey, nedir? Varlığın sırrındaki gizli anlam nedir? Bütün bu varlık denen şeyin ve aynı zamanda her bir varlığın teker teker anlamı ne olabilir?

Anlam arayışı, ‘niçin<ne için’i aramadır. Ancak önüne her zaman bir nesne alır. Yaşamın anlamı, okumanın anlamı, gerçeğin anlamı vs gibi. İnsan sadece nasıl’ı cevaplamakla tatmin olmamaktadır. İnsanın kendine özgü ‘‘düşünme yeteneği’’ onu buna itmektedir.

Anlam adeta insanı kendine çekmektedir. Rumi bunu, ‘su susayanı, susuz da suyu arar’ biçiminde ifade eder.

Nietzsche, ‘Ne için yaşadığını bilen, her türlü güçlüğü yener’ önermesiyle, yaşamın anlamını çözebilen insanın önünde hiçbir güçlüğün duramayacağını aktarmak istemektedir. Bunun tersine yaşamın anlamını çözemeyen ve yaşamı anlam-sız olarak algılayan kişi için çekilmez ıstıraplar yeri haline gelecektir bu dünya.

‘Birçok kişinin, hayatı yaşamaya değersiz bulduklarından dolayı öldüklerini görüyorum. Öte yandan diğer bazılarının paradoksal olarak onlara yaşama sebebi veren bazı fikirler ya da hayaller adına öldüklerine şahit oluyorum. Yaşama sebebi, aynı zamanda ölmek için de mükemmel bir sebep’ (Le mythe de sisyphe, 1942)

(Albert Camus, IInci Dünya Savaşı yıllarında)

‘Onu kastetmedim’.

‘Ne demek istediğimi anlıyor musun?’

‘Anlam-sız bir hayat yaşıyorum’ vs

anlam dediğinde insan, birden fazla anlamı kastetmektedir.

Gadamer’e göre hermeneutik (yorumsama), çeviri yapma, açıklama sanatıdır. Hermes, tanrılardan aldığı haberleri ölümlülere bildirirken anlayacakları şekilde haberleri onların diline çevirdi. Gadamer hermeneutik etkinliğini, bir başka dünyaya ait olan bir anlamı, o anda içinde yaşanan dünyaya aktarma etkinliği olarak tarif eder. Hermeneutik’teki amacın, sözde anlamın ardında gizli duran asıl anlamı ortaya çıkarmak olduğu anlaşılmaktadır. Öyleyse anlam; sözde ve gizli anlam olarak kabaca ikiye ayrılabilir.

Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum.

Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün.

Boş yere üzülmekte mana yok anlıyorum.

Kadrini bilmek lazım artık her açan gülün.

Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün.

Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum.

(Cahit Sıtkı Tarancı)

Ansızın Davud peygamberin huzurunda iki kişi belirir.

‘Biz iki davacıyız. Senden aramızda adaletle hükmetmeni ve doğru yolu göstermeni istiyoruz’ derler.

Birisi, ‘Bu kardeşimdir. 99 dişi koyunu var. Benim ise bir tek dişi koyunum var. Durum böyleyken onu da bana ver demekte’ der.

Davud; ‘Kardeşin, senin tek dişi koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle zulmetmiştir’ der. (Kuran, 38:21-24)

Davud, bu örnekle kendisinin denendiğini sezinlemiştir.

Başka bir sır daha var ama onu duyacak başka bir kulak nerede? O şekeri yemeye layık papağan hani? Has papağanlara pek çok şekerler vardır, aşağılık olanlarsa bundan mahrumdur.

Sureta derviş olan o zekatın tadını nasıl alır? O manadır, feulün failat değil. İsa’nın (as) eşeğinden şeker esirgenmez ama o, arpadan ottan hoşlanır.

0コメント

  • 1000 / 1000

Gunhan's Blackboard

ギュンハンの黒板