ANLAMLANMAK ve AŞK
Suretleri kaseler bil, kaselere Hak ne dökerse, o olur.
Gerçek anlayış dostluk üzerine kuruludur. Dost olmadan anlayamazsın. Şaşı birine ‘‘ay birdir’’ dersen senin yanıldığını söyler. Eğer birisi onunla alay ederek ‘‘ay iki tanedir’’ dese o bu sözü tasdik eder. Eğri anlayışla doğru eğri görünür.
Allah dilemezse, isterse yüzbin söz söylenmiş olsun yine de bunlar kalpte yer etmez. Dünya için yapılan bütün süsler, gören gözlere anlamlanır. Miskin kokusunu, onu duyanlar için yaratmıştır Allah. Bir kadın, gözü görmeyen biri için giyinip süslenmez. Küçük bir kuş, büyük lokma yutamaz.
Bazıları Kuran’da sadece laf ve söz görürler. Güneşin ışıkları, nurlarla doluyken körün közü onda sıcaklıktan başka birşey hissetmez. Kuran’ın dışı da insan gibidir, şekildir ama ruhu gizli.
İnsanın dünyayı görmesi idraki kadardır. Duyguların temiz değilse, o duygular, temizleri görmene perde olurlar. Duygularını görüş suyuyla yıkamalıdır. Anlayış noksanlığı anlamaya engeldir. İnsanların akılları kendi vehimlerinde (zanlarında) kaybolmuşlardır.
Söz, idrak etmekte söze ihtiyaç duyanlar içindir. Göklerin, yerlerin hepsi sözdür. Söz, isteyenin istediği ölçüde iner. Geldiği yerde tükenmez olan yağmurun mevsimlerin ihtiyacına göre yağdığı gibi.
Dinleyen hamur yoğuranın önündeki un gibidir. Söz de suya benzer. Una, kendisine yatacak kadar su katarlar. Ne kadar anlam talep ederse insan ona o kadar verilir daha fazlasını kaldıramaz. Sopa ile kilime vuran, kilimi dövmemektedir. Tozlarını silkmektedir.
Kıtlık yılında bir zahid, bütün kavim ağlayıp sızlarken gülerdi. Zahit dedi ki; ‘‘bu sizin gözünüze kıtlık görünüyor fakat bence yeryüzü cennet gibi’’. Bu alem birine göre aşk ve ihsanla dolu, ötekisinin gözüne ise ölü ve cansız görünür. Birisi için gece ama başkası için neşe sabahı. Birisine yenilgi, ötekine göre zafer. Gizli lütuf kahırlar içindedir.
Sabırda muradına eren ile gamda neşeyi seyreden. Dostu yabancı sanan ile neşeye gam adını takan.
Aşk, bilmenin en üst düzeyidir. Bu aşamada susulur. Orada varlığın kendisi konuşur.
Beraberlik halidir. Aşk, epistemolojik bir süreç olarak bilgi iletir. Aşk, tam bir karşılıklılık halidir. Beraberlik, bütünlük getirir. Bilenle bilinen birleşir o seviyede.
Aşksız, şeklin değeri yoktur. Şekle anlamını veren şey aşktır. Aşık olan, aynı zamanda maşuktur da. Sevgi, düşünce ve manadan ibaret olsaydı, ritüellerin dış şekilleri de kalmaz, yok olurdu. Dostların birbirlerine hediye sunmaları, dostlukla karşılaştırılacak olursa, görünüşe ait, şekilsel şeylerdir. Fakat bu şekille o hediyeler, gönüllerde gizli bulunan sevgiye işaret etmektedirler.
Dünyaya aşık olan kişi, üstüne güneş vuran bir duvara aşık demektir. Güneşin ışığı güneşe geri dönünce mahrum kalır. Gül kokusu, güle gitti. Maşuk (kul), efendisinin (Allah) yanına gitti. Öz, anlam çekildi, aşık ağlayıp, inler hale geldi. Çalışması, çektiği eziyetler boşa gitti.
Gerçek maşukta suret yoktur. Aşk ortada, maşuk gizli. Zahiri maşuk da, gizli maşukun imtihanından ibaret. Aşk gizlidir ama şaşkınlığı meydanda.
Ten kabuk, sevgili içtir. Aşk, ölü olan ekmeği can haline getirir. Aşk olmasaydı, dünya donar kalırdı. Herşey maşuktur. Aşık ise bir perdedir. Maşuk yaşayandır, aşık ise ölü.
Şekil, uçamayan bir kuş gibidir. Aşk, anlama ulaşması için şekle kanat (araç) sağlar. Aşk, sevgilisine kavuşması için aşığa da rehberlik eder.
Aşk zahiri olursa (>renge, kokuya bağlı) aşk değil, utançtır. Kişi adeta rengin, kokunun esiri olmuştur. Aşk davadır. Aşk iddiasında bulunmak kolaydır ama ona delil ve şahit göstermek gereklidir. Cefa onun şahididir. Şahidin yoksa dava düşer.
Hizmet etmek, sevginin türevidir. Kim aşık ise aynı zamanda da maşuktur. Aşık ve maşuk birbirinden ayrılmazlar. Aşık ne söylerse o aşk kokusundandır. Aşk semtinin rayihası ondandır.
Aşk dini bütün dinlerden ayrıdır. Aşıklara din ve mezhep Allah’tır. Başkalarıyla olunca kör, Allah’la olunca görmek, aşkın gereği budur. Gerçek aşık, Allah’ı bütün amaç ve dileklerden sıyrılmış olarak sever. Aşığın bütün muradı sevgilidir. Sevgiliye vasıl olunca aşık yok olur. Kıl kadar varlık kalmaz.
Dünyadaki bütün şekillerle şekillenen fakat her çeşit şekilden de ayrıdır aşk. Sonsuz bir tad, adını aşk takmışlar. Aşık, sevgiliden ayrı olamaz. Meyve, ağaçtan ayrı olamaz. Aşk deniz, aşıksa balıktır. Balık denizden usanır mı?
Aşkı akılla anlatmak imkansızdır. Aşkı ancak kendisi anlatabilir, açıklayabilir. Ancak ‘gölge’ de güneşin varlığından bir işaret verir. Sevgili/aşık gözden kayboldu mu, yerine birisinin vekil olması gerekir. Aşk, renge, kokuya bağlı olan aşk değildir. Böyle bir aşk kişiye utançtır. Aşk, iksirin ta kendisidir. Aşk bir yokluk denizi gibidir. Aklın onu idrak etmede ayağı kırıktır. Aşk, dibi görünmeyen bir deryadır.
Gunhan's Blackboard
ギュンハンの黒板
0コメント